11 Şubat 2017 Cumartesi

Baba Evinde Bana Yer Yok - Asiya Cebbar

Asiya Cebbar Fransız sömürgesi döneminde Cezayir Şerçel'de dünyaya gelmiş. Döneminin siyasi havası ve dini baskılar altındaki çocukluk ve gelişim dönemini kaleme almış.
Müslüman bir aile ve çevreye doğmuş olan Asiya'nın, hem babası hem de çevreden uygulanan baskıların onun tüm hayatını nasıl etkilediğini okuyoruz.
Cebbar sıkı bir kadın hakları savunucusu olduğundan 'kadınların avukatı' olarak anılmıştır. 
2005 yılında ise Fransız Edebiyat Akademisi'ne kabul edilen ilk Arap kadın yazar olmuş.


Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:

Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Asiya Cebbar / Baba Evinde Bana Yer Yok




BABA EVİNDE BANA YER YOK
Yazarı: Asiya CEBBAR
Orijinal Adı: Nulle Part Dans La Maison De Mon Pere
Türü: Roman / Otobiyografik
Yayın Hakları: Kırmızı Kedi Yayınları
-   Birinci Basım: Ocak 2013
Kapak Tasarımı: Yeşim Ercan Aydın
Çeviri: Aysel Bora
-   279 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * Çocukluk duyulmaz sır,
         Sessizliklerin tozu mudur?

        * ... Şerçel'in girişinde sadece Avrupalılara açık olan geniş plajda nasıl yürüdüğünü, sonra güneşin altında sere serpe uzanmış mayolu Fransız kızlarının gözleri önünde 'Araplara yasaktır' yazılı levhaları ayağıyla, göstere göstere nasıl yerle bir ettiğini...

        * ... o kırmızı Türk fesini kafasından çıkarmamakta inat eden bu 'Arap öğretmen' artık çok oluyordu (Avrupalı veli böyle düşünüyordu): 1930'lu yıllarda, 'çağdaşlaşmak' isteyen Mağripli genç Müslümanlar arasında Atatürk modernizmi çok modaydı.

        * 'Hayır, istemiyorum, istemiyorum -ses etmeden koşup gelen anneme avaz avaz bağırarak tekrarlıyor-, ben kızımın bisiklete binip de bacaklarını göstermesini istemiyorum!
         ...
         Cümlede özellikle şu Arapça 'bacaklar' kelimesi vardı ve babamın benden bir şey koparıp beni sınırladığını hissetmek beni kırmıştı, o şey ona ait değildi ki; o bendim! Bacaklarım mı, ne olmuş yani? Onlarla yürümek zorundayım; her çocuğun bacakları olur! Onun bu yaptığı gerçekten de haksızlıktı! Böyle yaparak onları benim şahsımdan ayırması aşağılayıcıydı, bunun farkındaydım ama neden?
         ...
         Ve bana konulan bu yasakta 'bacak' kelimesi bir leke gibi duruyordu!
         Bu, vücudunun diğer kısımlarından ayrılmış be bir avluda pedal çeviren bir çift küçük kız bacağının görüntüsü karşısında her oğlan çocuğunun, her yetişkin erkeğin, her ihtiyarın mutlaka azgın birer röntgenci olduğunu ilan etmek demekti!

        * Gözleri yerde yürümek, Avrupalı bir kız sanıldığı için kızarmak, benim gibi sırf yürümek için yürümekten zevk alan genç kızlara henüz nadiren rastlandırdı çünkü... En önemlisi de dışarıda yüreğinin dilini, yani anadilini konuşamamak; etrafınızda gidip gelen Fransız kızları sayesinde dikkat çekmezseniz; en önemlisi bir Arap erkeğiyle o samimi dilde konuşmamak; sizi hemen inceler, her yaştan Avrupalı bir kadına gösterdiği doğal saygı kendi cemaatinden bir genç kıza karşı husumete dönüşür; 'Utanmaz! Çarşafı da yok, başını bile örtmemiş!' dercesine dik dik yüzünüze bakar.
         Kendi kabilenizin insanları size düşman olurlardı! Onların karşısında açılmanız, kimliğinizi açıklamanız söz konusu bile olamaz; oysa siz aslında tesettürsüzsünüz! Ama gene de 'maske' takmışsınız, evet, yabancı bir dille maskelemişsiniz kendinizi! Oysa dışarıda anadiliniz size ihanet edecek, sizi ele verecek; nerdeyse parmakla gösterecekler sizi!
         ...
         Arkanızdan ahlakınızdan da şüphe ederlerdi!
         Şu gerçeği çok erken kavramanız gene de iyi: Yedisinden yetmişine bu erkek takımı sizin gelip geçici ya da karşı klandan yabancı bir kadın olduğunuza inanırsa size saygı gösterir, hatta size gülümser; ama sizin 'kendilerinden' olup serbestleştiğinizi bilmek, onlara göre akla ziyan bir şeydir.


^-^ KEDİLER ^-^

        * ... bir kediye döndüm ben... patileri olmayan bir kedi!
         ... O artık kederlere gömülmüş bir kediye dönmüş ama kedi ellerinin ya da patilerinin tırnaksız olduğunu söylemedi, hayır: 'bla didates' dedi, Arapça 'patileri olmayan' diye fısıldadı!
         Bu imge beni derinden sarsıyor: 'patileri olmayan bir kedi...'

        * ... birden kendine 'kedi' diyen kadına...

        * Dişi bir kedi gibi hissediyorum kendimi, patileri olmayan bir kedi! ... ilk kelimelerdeki cinsellik pırıltısı 'patileri olmayan'ın çıplaklığına gömülüyor... Baban beni sarıp sarmalardı, bana gücünü verdi ama gidişi beni... 'tırnaksız mı' bıraktı? Hayır, 'Patisiz!'


 - Yazım-Basım Hataları-

        * Sf/ 44
         ... geçek bir salondaymış gibi...

        * Sf/ 117
         ... oruç bozma vaktine...

        * Sf/ 155
         Bu gençSahralıya...

                                               Şubat 2017


Yazar Hakkında Bilgi=  Asiya Cebbar, 1936'da Şerçel, Cezayir'de doğdu. Roman, şiir, tiyatro oyunu ve denemeleri olan yazar, edebiyatın yanı sıra birçok filmin de yapımında yer almıştır. İlk romanı La Soif 1957'de yayımlandı. Bu kitabını 1962'de Les Enfasns du Nouveau Monde, 1967'de Les Alouettes naives, 1985'e L'Amour, la fantasia (Aşk ve Fantazya), 1991'de Loin de Medine, 1996'da Blanc de I'Algerie izledi. Eserlerinin çoğunda kadınların toplumsal yaşamda karşılaştığı sorunları ele alan Cebbar, feminist görüşleriyle tanınır. Belçika Kraliyet Akademisi üyesi olan ve birçok saygın üniversitenin 'fahri doktor' unvanına layık gördüğü yazar, 2006'da Fransız Akademisi'ne kabul edildi. Kitapları 21 dile çevrilen Cebbar, 2001 yılından beri New York Üniversitesi'nde Fransız edebiyatı dersleri veriyor.
2015 yılında Paris’te bir süredir tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.


Çevirmen Hakkında Bilgi=  Aysel Bora, İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Meydan Larousse'un çevirmen kadrosunda yer aldı ve pek çok ansiklopedik yayına katkıda bulundu. Çevirdiği kitaplar arasında, Kuşatılmış Yaşamlar (M. Houellebecq); Kibar Fahişelerin İhişam ve Sefaleti, On Üçlerin Romanı (Balzac); Tohum Ölmezse, Theseus, Isabelle (A. Gide); Ben Gidiyorum (J. Echenoz); Bilmemek, Ölümsüzlük, Roman Sanatı, Perde (M. Kundera); Ölümcül Kimlikler (A. Maalouf); Nedjma (Kateb Yacine); Açlığın Şarkısı, Ourania (J. M. G. Le Clezio), Doğdum (G. Perec) sayılabilir.


ARKA KAPAK –

Cezayir kıyı şeridinde küçük bir kasabadaki okulda tek "yerli" öğretmen olan babası ve genç, güzel annsiyle yaşayan küçük bir kız... Asiya Cebbar hatıralarının çalkantısında, okul yıllarını ve kendini yetiştirenleri anlatıyor. Bunların başında da kendi demokrasi ideallerine rağmen, kızına da aşılamayı kafasına koyduğu katı İslam değerlerine bağlı kalan babası Tahir geliyor: Küçük kız, dünyayı kitaplarla keşfedecek, ardından sıra yazmaya gelecektir.

Baba Evinde Bana Yer Yok, Asiya Cebbar'ın kendi kadın ve yazar kimliğini ilk kez anlattığı otobiyografik bir roman. Burada özgürlüğe susamış, atalardan miras kalan gelenekler ve bilgi birikimiyle zenginleşmiş, Cezayir ile Fransa arasında bölünmüş bir çocuk, daha sonra da bir genç kız görüyoruz. Yazar, utangaç ve heyecan dolu mahrem hikâyesinin ötesinde, sanki bir zamanlar kendini bulmak, kendisi olmak adına koparmak zorunda kaldığı bağları yeniden sağlamlaştırmak için Arap-Berberi bir geçmişe, bir ülkeye, bir babaya saygılarını sunuyor. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder