5 Şubat 2017 Pazar

Öyle Şeyler Ki - Amy Leach

MonoKL Yayınları, konuları, tarzları ve kurgularıyla gayet sağlam kitaplar çeviriyor dilimize.
MonoKL'dan çıkan okuduğum bu kitap hariç üç kitabın yanı sıra okumak için sabırsızlandığım birkaç çevirileri daha var kitaplığımda. 
Öyle Şeyler Ki öyle bir kitap ki
Nasıl desem, kısacık bir kitaptan alabileceğim en yüksek verimi aldım. İç kapaktaki ismin devamı olan: Bitkiler, Yıldızlar ve Hayvanlarla Karşılaşmalar'dan anlaşılacağı üzere bitkiler, yıldızlar ve hayvanlarla ilgili çarpıcı, duygusal, enteresan ve çok şaşırtıcı bilgiler edindim.
'Kitaptan Alıntılar' kısmında bir kısmını paylaşacağım zaten.
Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biri diyebilirim.


Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Öyle Şeyler Ki / Amy Leach



ÖYLE ŞEYLER Kİ:
BİTKİLER, YILDIZLAR VE HAYVANLARLA KARŞILAŞMALAR
Yazarı: Amy LEACH
Orijinal Adı: Things That Are
Türü: Deneme
Yayın Hakları: Monokl Edebiyat
-   Birinci Basım: 2016 Ekim
Kapak Tasarımı: Zeynep Ünal
Çeviri: Ebru Alp
-   158 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * Var olan her şey, hiç olmaktan eşit ölçüde uzaktır. / John Donne

        * Bu gece, yani yarından önceki son gece, dışarısı yıldızlarla dolu ve ben fetih ruhunda değilim. Gelin de bu fırsatı beraber kaçıralım. Kuzey Işıkları'nın o okunaksız elektrik yeşili el yazısını yüksek sesle okuyalım; gelecek on bin yıl içinde hangi yıldızın süpernovaya döneceği üzerine tahminlerde bulunalım. Daha sonra 'Epistrophy'nin bir kaydını dinleyelim. Ben sol başparmağı üzerine bahse girerim, siz de istediğiniz parmağı seçersiniz; birbirimizden kazandığımız paralarla da ben size yağmur satın alırım, siz de bana kar satın alırsınız ve böylelikle gün ışığının, çimenlerin, yoncanın ve enfes deve dikenlerinin tadını çıkarırız.

        * Baraj inşa eden kunduzlar-

        * Somon balıkları yaşlandığında, uzun süre denizde yaşayıp deniz kurtlarına dönüştüğünde, bir nehrin yukarısına çekilip doğdukları yere, kendine has mantar ve zambak kokulu yuvalarına dönmeye karar verirler. Yollarını koklayarak bulurlar. Eğer siz mantarları ve zambakları eksiltir, yerine buğday lapası, sıcak şarap ve ağzı bira kokan, insan başlı atlar koyarsanız, balıklar doğdukları yeri nasıl bulacaklar? Memleketlerinin yanından geçip giderek bir ırmak kolunun yukarısına çıkmaya uğraşıp duracaklardır, ta ki nehri meydana getiren ufak, buz gibi su kaynağına ulaşana kadar.

        * Hiçbir dünyadan dışarıya merdiven yoktur; her bir dünya kenarsızdır.

        * Bir dalganın yerini belirleyemezsiniz ya?

        * Başınızın üstünde bir kaz olsa sizi yorar, boynunuza baskı yapar; fakat bir ötleğen kuşu, bir kiraz ya da bir kuruş gibi hiç fark edilmeden orada bir hafta geçirebilir. Kocaman kalpleriyle bile ötleğenler yaklaşık 10 gramdır, bu da ancak yüz tane ötleğenin bir kilo geldiği anlamına gelir!

        * Toplulukla, onun görevleri, zevkleri ve telaşlarıyla işi olmayan bir hayvan bütün gün ne yapar? Biraz ağaçlarda takılmaca olabilir, biraz puslu havaya dalıp gitmek, biraz da makara. Bazen bir panda bir dalın buz saçağını kırar ve eriyene kadar defalarca havaya fırlatır. Bazen, ayaklarını içe basarak bir epenin üzerinden koşarken, ayağı takılır ve yuvarlanır, çünkü yuvarlaktır; bu hoşuna gidince tekrar tepeye çıkıp aşağı yuvarlanır. Yabani zambaklar ve çiğdemler toplayabilir, yemek için eğrelti otlarının arasına yatabilir  ya da bir salkım söğüdün altına uzanıp ağzına doğru sarkan yaprakçıkları hapır hupur yiyebilir.
         Pandalar zamanlarının çoğunu bambu yiyerek geçirir. Sağlam ve odunsu bir ot olan bambu, panda diyetinin yüzde 99'unu oluşturur ve pandalar günde neredeyse on dört saat bambu yerler. Sürekli bambu tüketmek zorundadırlar çünkü bambunun sadece yüzde 20'sini sindirebilirler.
         ... Taze balık sunan bir nehir yanından akıyor ve panda ne yapıyor? Sert çalıdan bir bambuyu almak için suyun içinden karşı tarafa geçiyor.

        * Bukalemun- ... toprağı ve gökyüzünü aynı zamanda gözlemlemek için birbirinden bağımsız olarak hareket eden göz küreleri...

        * ... güneş hiçbir zaman geceyi geçiremez.

        * Bir tane tohum da iyi kurumuş bir kuyuya düşebilir ve bin yıl orada yatabilir. Lotus tohumlarının öyle sert kabukları vardır ki çimlenmek için bu kadar uzun süre bekleyebilir, ta ki doğru zaman gelene kadar.

        * Yarasalar sineklerin yerini ekolokasyonla, yani çıkardıkları çıt çıt sesleri yoluyla ses dalgaları göndererek bulur; bir dalga sineğe çarpıp geri geldiği zaman yarasa sineğin nerede olduğunu ve etli mi gevrek mi olduğunu anlar.

        * Tüylü tırtılların yem olmamak haricindeki diğer temel amacı, yemektir; sofralarımızı tırtıllarla paylaşmadığımız için şanslıyız. Filler buna tanıklık edebilir: Botsvana'da mopani kurtları fillerin bütün bir yıl boyunca yediği mopani yapraklarının on üç katı kadar yaprağı altı hafta içinde yer!

        * ... Eta Carinae dördüncü kadirde parlıyor - daha doğrusu , M.Ö. elli beşinci yüzyılda, çünkü yıldız yedi bin beş yüz ışık yılı uzakta. Bir galakside yaşamak, sokağın aşağısındaki evin dört bin yıl önce yandığı ama sizin bunu ü. Bin yıl daha öğrenemeyeceğiniz bir mahallede yaşamaya benzer.

        * Şarkı, onu duyanındır.

        * Teyzem Stella'nın rahat kuş tüyü yorganı Teksas'tan nihayet geldi ama yorgan yanık kokuyor ve içinden tüyler çıkıyordu. Arabanın kapısındaki küçük ampul onu yakarak üzerinde küçük bir delik açmıştı. Bantladım ama tüyler gene de kaçıyor, çünkü tüy uçmak ister. ... Güle güle dikişler, diyor tüyler: Biz havada süzüleceğiz!

        * Bir ağaç güneyden gelen birkaç saatlik güneşle kış uyuşukluğundan çıkabilir - bahara inanma isteği, uyku ya da aklıselimlikten daha güçlüdür. Isınan kısım şişer ve kabuğun altında yeşerir; sonra güneş tepenin arkasına gider ve aptal yeşil donar, kırılır. Hindikuyrukları, bölgeyi kazmak için süratle gelen kın kanatlı sürüleriyle birlikte bunun gibi yarıklardan beslenir ve onları çürütür. Bir zamanlar ağaçla dolu ağaç, bir bakmışsınız deliklerle dolu. Deliklere beton dökmek iyi değildir. Kendi yaralarınıza beton döker miydiniz?

        * O halde durup doğanın ihtiyaçlarını karşıladığımız için kendimizi pek takdir edemeyiz: Bir tehlike yaratıp ve sonra kurbanlarını kurtaran şaibeli kahramanlarız; hayvanları ve ağaçları kendimizden kurtaranlarız.


 ^-^ KEDİLER ^-^

        * ... kedi balığı...

        * Kedilerin gözünde ışığın en solgun izlerini bile toplamak için yanardöner, zarımsı bir tabaka vardır; ama o halde gözlerinde toplanan bütün bu saçılmış ışık kedilerin ince detayları algılamasını engeller.

        * Eğer bir kedi perde rayından bir kişinin kafasına atlayabiliyorsa, kesinlikle atlayacaktır.


- Yazım-Basım Hatası-

        * Sf/ 138
         ... dönüştereceğim.

                                                                           Ocak 2017


 Yazar Hakkında Bilgi=  Amy Leach Teksas'ta büyümüştür. Iowa Üniversitesi'nde kurmaca olmayan yaratıcı yazı alanında Güzel Sanatlar yüksek lisans eğitimini tamamlamış ve çalışmaları çeşitli edebiyat dergilerinden yayımlanmıştır. Whiting Yazarlar Ödülü ve Rona Jaffe Vakfı Ödülü'ne layık görülmüştür. Öğretmenlik ve koro piyanistliği yaptığı Chicago'da yaşamaktadır.
         Buradaki denemelerin daha önceki versiyonları aşağıdaki dergi ve kitaplarda yayımlanmıştır:
         Orion Magazine - 'Nefis Ormandaki Radikal Ayılar', ve 'Bezelye Çılgınlığı'
         Tin House - 'Vahşi Kim Bilir Ne?
         The Massachusetts Review - 'Tanrı' ve 'Safari'
         Pushcart Prize XXXV - 'Tanrı'
         Ecotone - 'Hayvanlara Duyuru' ve 'Parılda Pırıl Pırıl'
         The Los Angeles Review - 'Aşk'
         A Public Space - 'Eşek Yarışı', 'Uç Uç, Benim Küçük Bal Arım', 'Yuvarlak Yerküre Meselesi', 'Uçacaksınız' ve 'Lütfen Denizhıyarına Bağırmayın'
         Best American Essays 2009 - 'Uç Uç, Benim Küçük Bal Arım'
         Gettysburg Review - 'Keçiler ve Mazide Kalan Keçiler', 'Tehlikeyle Düşüp Kalkmak' ve 'Yetenek'
         The Not-Book - 'O Eski Keyif'
         The Iowa Review - 'Nehrin Üç Yerleşik Karakteri Çalıp Kaçtığı Kısım', 'Merdivenler', 'Rahatsız', 'Ağaçlar Ağaç Olmayı Düşlediğinde' ve 'Trappistler'
         Identity Theory - 'Ötleğen Ziyafeti'


ARKA KAPAK –

"Ben bir Trappistim, tıpkı ağaçlar gibi,” diye düşündü zambak; kendisini esintiye bıraktı ama yine de ona tek kelime bile etmedi. “Ben bir Trappistim, tıpkı zambak gibi,” diye düşündü dere; inci gibi parlak turuncu balıklarla dolup taştı ama onlarla sohbet etmek istemedi. “Bizler Trappistiz, tıpkı dere gibi,” diye düşündü yağmur damlaları, bulutların tatlı suyuyla göleti doldururken veya düşmüş bir kirazın suyuna karışırken yahut da toz toprak içinde hareketsiz dururken; hiçbir yerde kendilerini tanıtma gereği görmediler. “Ben bir Trappistim, tıpkı yağmur gibi,” diye düşündü ağaç; suskun yağmurun, ılık yapraklarından toprağa süzüldüğünü hissetti; ıslak kuşlar geri döndü, ağaç ise hiç konuşmadı. “Ben bir Trappistim, tıpkı ağaçlar gibi,” diye düşündü Trappist ormana doğru yürürken. Zambak, dere ve balıklar ve yağmur onu duygulandırdı; o ise hiçbir şey söylemedi.

Sessizlik yemini etmişlerdi.

Amy Leach


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder